25 Ağustos 2011 Perşembe

UEFA SUPER CUP


1999 - 2000 sezonunda finalde Arsenal'i yenerek UEFA Kupası'nı müzesine götürmeyi başaran ilk Türk takımı olan Galatasaray, aynı sezon Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Real Madrid'i 2-1'lik skorla devirerek Süper Kupa'yı da kazandı ve Türk futbolunda yeni bir sayfa açtı. Galatasaray'ı Avrupa'nın bir numarasına taşıyan golleri 41 ve uzatmanın 103. dakikasında Mario Jardel kaydederken, Real Madrid'in tek golü 79. dakikada Raul'den geldi.

Aradan 11 yıl geçmesine rağmen Galatasaray'ın Türk futboluna kattığı bu başarıları tekrar edebilecek başka bir Türk kulübü çıkmamıştır.

Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu!

Tarih bizi yazar!

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Tarih Bizi Yazar! Sizden Hesap Sorar!


Sevgili Galatasaraylılar ve ultrAslanlar;

Son dönemde Türk futbolunda deprem yaratan şike ve teşvik iddiaları ile ilgili gelişmelerin ardından bir açıklama yapma gereği doğmuştur.

Öncelikle bilinmelidir ki ultrAslan, Galatasaray Başkanı Sayın Ünal Aysal başta olmak üzere tüm yönetimimiz, hocamız, futbolcularımızın yanındadır.

Futbolun bu kadar kir pas içinde olduğu bir dönemde tertemiz kalmamızı sağlayan ve başı dik yürümemize vesile olan herkese tüm Galatasaraylılar adına teşekkürü bir borç biliriz.

Bugüne kadar sessiz kalmamızı eleştiren tüm taraftarımıza saygı duyuyoruz. Ancak devam etmekte olan adli süreç ile gerilen ortamda yapılacak her açıklama farklı mecralara çekilerek yanlış değerlendirilebilir. Bu nedenle ultrAslan olarak bugüne kadar süreci takip ederek sessizliğimizi koruduk. Bundan sonra da her sağduyulu Galatasaray taraftarından beklentimiz tahriklere kapılmamaları ve sakin kalmalarıdır. Galatasaray’ın büyüklüğüne yakışan da budur.

Ancak bu, asla ve asla sessiz ve tepkisiz kalacağız anlamına gelmez. Dünyanın en büyük taraftar oluşumu olan ultrAslan, kurulduğu günden bu yana olduğu gibi yine Galatasaray için her yerde ve her platformda yerini alacak ve gerektiğinde de demokratik tepkisini gösterecektir.

Türkiye Futbol Federasyonu ve onlarla pazarlık yapan bir takım kulüplerin başkanları ve hatta tüm kamuoyuna şunu tekrar hatırlatmakta fayda var; ‘ Galatasaray Türkiye’dir!’.

Daha önce herkesçe malum olan durumlarda disiplin talimatı uygulamaya cesaret edemeyenler, 106 yıllık şanlı tarihi ile TFF’den daha büyük olan Galatasaray’ın Başkanı’nı tehdit etme cüreti ve gücüne sahip değildir! Al(ama)dığı kararlarla meşruluğu ve kime hizmet ettiği tartışılan bir Federasyon ve onun başındaki Başkanı’nın da Galatasaray Başkanı’na, yönetimine ve taraftarına akıl verme ehliyeti yoktur! Şike ve teşvik verdiği iddiası ile bugün tutuklu olan bir kulüp başkanını ziyaretini, ‘O benim kulübümün de başkanı’ sözleri ile yorumlayan ve tarafsız olması gereken TFF Başkanı’nın taraf olduğu son dönemdeki tutumları ile aşikardır. Söz konusu talihsiz açıklamayı yapan bir başkanın, 106 yıllık Galatasaray Kulübü ve 600 yıllık bir geleneği temsil eden Galatasaray Başkanı’na karşı ortaya koyduğu tavrın izahatı yoktur!

Bu şartlar altında Galatasaray’ı kirli masabaşı oyunlarına alet etmek isteyenlerin bu beyhude çabalarını yakından takip etiğimizi ultrAslan olarak tekrar belirtmekte fayda görüyoruz.

Tüm dünyada uygulanan futbolun kurallarını hiçe sayarak, Türk futbolunun geleceğine ipotek koyanlara gereken tepkiyi vereceğiz ancak bugün Galatasaray’ı linç etmeye çalışan ve ‘şike ve teşvik’ organizasyonlarının içinde olduğu yüce Türk adaleti ve kamuoyunun avukatlığını yapan savcılar tarafından açıkça iddia edilen kişi ve kurumların bir nevi sözcülüğüne soyunanların, TERTEMİZ kulübümüze dil uzatma hadsizliğini göstermesi karşısında yapmamız gereken birlik ve beraberliğimizi korumaktır.

Büyük Galatasaray taraftarı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Galatasaray armasının olduğu her yerde olacak ve desteğini de artırarak verecektir. Sizleri bu süreçte kulübümüze ve beraberinde Türk futboluna sahip çıkmaya davet ediyoruz.

Futbolu yeşil sahalardan masalara taşıyanların, yüce Türk adaletini ve kamu hizmeti yapan Emniyet ve Savcıların verdiği kararları hiçe sayarak hareket edenlerin yaptıkları yanlarına elbette kar kalmayacaktır. Bugün bu tarihi skandala imza atanlar, hem Galatasaraylıların vicdanında, hem de yüce Türk adaletinin önünde yaptıklarının hesabını vereceklerdir. Buna inancımız tamdır!

Türk futbol tarihinin altın sayfalarının altında imzası olan Galatasaray’ı, kirli oyunlarının ortağı yapmaya kimsenin gücü yetmeyecek, Galatasaray’ın büyüklüğü ve bütünlüğü bu hesapların içinde olanlara imkân vermeyecektir.

Yaşanan bu süreçte, diğer takımların taraftarlarının da büyük bir kısmının Sayın Başkanımız Ünal Aysal’ın ve Galatasaray’ın açıklamasını desteklediğini görmek bizleri ayrıca mutlu etmiştir. Futbolu seven ve sağduyu sahibi tüm taraftarların da bu yaşananlara kayıtsız kalmayacağına inancımız tamdır.

Kulübümüzün yaptığı son açıklamayı anlama kabiliyetine haiz olmayan bir Başkan’ın, Türk futbolunun 106 yıldır lokomotifi olan Galatasaray’ı “Bugünü tarihe not düşün... G.Saray Türkiye’yi UEFA’ya ihbar etmiştir... Sonuçlarına hep beraber katlanacağız” sözleri ile suçlaması bir iş bilmezlik ve hedef saptırmadır...

TFF şunu unutmamalıdır ki; Galatasaray Spor Kulübünün kurucusu olan Büyük Galatasaraylı Ali Sami Yen, Türkiye’de futbolun gelişmesi için uğraş veren ilk Türk resmi spor örgütü Türkiye İdman İttifakları Cemiyeti’nin kurucularındandır. Bu cemiyet daha sonra Türkiye Futbol Federasyonu’nun temelini oluşturmuştur. Kısaca TFF’nin Başkanı, başında bulunduğu kurumun temellerini atan Ali Sami Bey’in kemiklerini sızlatma hadsizliğinde bulunarak, özüne ihanet etmiştir!

Bir sözümüz de kime hizmet ettiği belli olmayan, vasfının ne olduğu ve varlığı tartışılan Kulüpler Birliği’ne!

Temelinde Türk futbolunda 4 büyükler olarak adlandırılan kulüplere karşı olarak kurulan ve Rahmetli Başkanımız Özhan Canaydın döneminde dağılmaya yüz tutmuşken yeniden toparlanan Kulüpler Birliği, o dönemde kendisine savaş açan ve birlikten ayrılan bir kulübün yanında durma omurgasızlığını göstermektedir... Tek derdi koltukları olan ve kasalarına kalacak paraları düşünen kulüplerin başkanlarının o camiaların asıl sahipleri olan taraftarları temsil etmediğini biliyoruz... Sağduyu sahibi, futbolu seven ve bu oyunun temizlenmesi için gerekli duyarlılığa sahip tüm taraftarları bir kenara ayırıyoruz...

Tüm bunların dışında Galatasaraylı olduğu bilinen tüm TFF Yönetim Kurulu Üyeleri’ni istifaya davet ediyoruz... Ayrıca Sayın Başkanımın Ünal Aysal’ın da bir karar vererek Galatasaray’a karşı Federasyon’un yanında tavır koyan ve yozlaşmış bir anlayışla hareket eden Kulüpler Birliği ile kulübümüzün tüm bağlarını kopartmasını ivedilikle talep ediyoruz!

Sonuç olarak Türk futbolunu maddi çıkarları düşünerek yönetmeye çalışan, yayıncı kuruluşun talimatlarıyla hareket etmeye özen gösteren TFF’yi Galatasaray Başkanı Sayın Ünal Aysal ve Yönetim Kurulu başta olmak üzere, tüm Galatasaray camiasından özür dilemeye davet ediyoruz!

Başkanımızın daha önce yaptığı açıklamaya rağmen, “Ateşi üfleyerek söndürmeye çalışma” gafletine düşenler, yaptıklarının hesabını yine Yönetim Kurulumuz tarafından yapılan açıklamada olduğu gibi hem Türk halkının vicdanlarında hem de Uluslararası futbol camiası önünde vermek zorunda kalacaktır…

Sevgili Galatasaraylılar;

ultrAslan olarak yaşanan süreci yakından takip ettiğimiz tekrar ediyoruz... Lütfen müsterih olunuz... Birlik ve beraberliğimizi koruyarak, sokaklarda alnı açık, başı dik yürümenin keyfi ile Galatasaray’ımıza desteğinizi ve hem Başkanımız Ünal Aysal hem de bizlere olan güveninizi sürdürünüz.

YAŞASIN GALATASARAY!
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ ultrAslan!

Oğuz Altay
ultrAslan Genel Koordinatörü

19 Ağustos 2011 Cuma

Galatasaray Spor Kulübü'nden Kamuoyuna Açıklama




TFF’nin son kararından sonra Türk futbolunun geleceği açısından ciddi endişe duyduğumuzu belirttik. Bu endişenin nedenlerini açıklıkla dile getirmenin zamanı bugündür.

Futbol, dünyada birçok ülkenin en önemli imaj unsurlarından biri haline gelmiştir. Globalleşen dünyada, oyunun tek bir kuralı vardır: Rekabet. Bu rekabet tabii ki uluslararası kurallar çerçevesinde yapılır. Aksi halde futbolun marka gücü, değeri ve evrenselliğinden söz edilemez. Herkes kendi kurallarını uygulayacak olursa, başarının evrensel ölçüsü kalmaz.

Dünya çapında sıfır hata toleranslı bu rekabetin ardındaki neden, sadece imaj meselesi değildir. Bu rekabetin ekonomisi de son derece ciddi boyutlara ulaşmıştır. 2010-2011 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde dağıtılan gelir tutarı 754 milyon Euro’ya ulaşmıştır. Ülkemiz, bu gelirin sadece 20 milyon Euro'sunu elde edebilmiştir. Diğer uluslararası rekabet alanlarını ve dolaylı gelirleri hesaba kattığımızda Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ve futbol aşkının son derece yaygın olduğu ülkemizin bu ekonomiden aldığı pay %2’nin altındadır. Önemli bir futbol ülkesi olan İngiltere'nin aldığı pay 200 milyon Euro'dur.

UEFA Kupası ve Süper Kupa almış bir kulübe, Dünya üçüncüsü ve Avrupa dördüncüsü olmuş bir Milli Takıma sahip ve nüfusunun yarısından fazlası 24 yaşın altında olan Türkiye’ye, yakın bir zamana kadar futbolun geleceğe damgasını vuracak yeni yıldızı olarak bakılmaktaydı. Son dönemde yaşadıklarımızdan sonra bu noktadan ne kadar uzaklaştığımız ortadadır.

Üstelik oluşan kararsızlık ortamının, daha geçtiğimiz günlerde Olimpiyatlara yeniden ve büyük bir şevkle aday olan, gün geçtikçe uluslararası organizasyon kabiliyeti ve kredibilitesi artan ülkemizin, tüm spor dünyasındaki imajı açısından da büyük bir olumsuzluk yarattığı ortadadır.

Türk futbolunun bugün verdiği sınav, yıllar sonra nice uğraş sonucu elde edilen özerklik konumuna rağmen kendini yönetme becerisine ve erkine sahip olup olmadığı sınavıdır.

Gelişmelerin ilk gününden beri son derece açıklıkla belirttik: Hiç kimsenin üzüntüsü, acısı bizim sevincimiz olamaz. Hepimiz aynı gemideyiz ve geminin adı Türk Futbolu’dur. Gerçek şudur ki gemimiz ağır bir yara almış, futbolumuz mahkemelere düşmüş, kişisel ve toplumsal dramlar ortaya çıkmıştır. Ancak alınan bu yara, her gün biraz daha büyürken, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak daha büyük maliyetlere yol açacaktır. Gün dövünme, tartışma, kavga günü değildir. Hep beraber oturup ortak bir akıl ve strateji oluşturma günüdür.

Bu strateji “zaman kazanma”ya dayandırılamaz. Kendimizi yönetme becerisi ve erkine sahip olduğumuzu kanıtlamamız için atılması gerekli adımlar bellidir. Geciktikçe bedel daha da ağırlaşacaktır. En kötüsü bu adımları biz zamanında atmazsak, başkalarının bizim adımıza atması kaçınılmazdır. Kurallar çerçevesinde hatalarımızla yüzleşip gereğini biz yapmazsak dünyada bunu üst kuruluşlar yapar. Kendi kangrenli parmağımızı kendimiz kesmezsek, birileri gelir kolumuzu keser. “Biz yapamadık, onlar yaptı” diyemeyiz. Uygar dünyanın saygın bir üyesi olmak, öncelikle hatalarımızla yüzleşip, kendimize karşı dürüst olmaktan geçer.

Türk Futbol endüstrisinin yöneteni bellidir. Futbol tarihimizin en önemli problemi önlerine gelmiştir. Böyle bir meselede adaleti tam ve net olarak sağlamak çok zordur ancak onun görevidir. Bu görevi başkalarına bırakamaz, devredemez. Bizlere düşen ise kendilerine sonuna kadar destek vermek ve yardımcı olmaktır.

Futbolumuzdaki bazı şahsiyetlerin hırsları, bir an için akıllarının önüne geçmiş olabilir. Bu her bireyin, her an başına gelebilir. Bu durum bazı haksızlıklar ve adaletsizlikler yaratmış olabilir. Ancak dünyada barışın en büyük çimentosu olan spor dünyasında hiç kimsenin söz konusu rakibi de olsa bir tek gün bile özgürlüğünün sınırlanması istenemez.

Ama ne anlayış ne acıma ne dostluk duygularımız hataları ortadan kaldırmaz. Yapmamız gereken, FIFA ve UEFA'nın tüm kurallarını, uluslararası futbol camiasının örf ve adetlerini eksiksiz yerine getirmektir. Ne eksik ne fazla. Böyle bir uygulama hata yapan futbol yöneticilerimizi, spor insanlarımızı hapisten kurtaracağı gibi Türk futbolunun kaderini kendimizin çizmesi demek olacaktır. Bu uygulamayı başkasına bırakmak, yapacağımız en büyük hata olur.

110 yıllık geçmişi olan, artık kültürümüzün br parçası olmuş futbolumuzun kaderini, başkalarının çizmesini kabullenmek gibi bir tarihi hatayı yapma lüksümüz yoktur, olamaz.

Aksi takdirde tarih, hepimizden hesap sorar.

GALATASARAY SPOR KULÜBÜ

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Yorumsuz..


Mehmet Ali Aydınlar'ın konuşmalarından satır başları..

- Futbolumuzun olağanüstü günlerden geçtiği bugünlerde, kanun ve talimatların bize tanıdığı sınırlar içerisinde detaylı ve titiz bir çalışma yapıyoruz. Çalışmalarımızı da sınırlar çerçevesinde sizlerle paylaşıyoruz.
- Belge ve deliller neticesinde oluşturulan rapor sonunda alınan kararlar şu şekildedir:
- Bu aşamada hükum verilmesinin doğru ve hakkaniyete uygun olmayacağı, kamuoyunun taktirlerine sunulur.
- Şu anda tutuklu yargılanan isimlerin tedbirli olarak PFDK'ya sevk edilmelerine karar verilmiştir.
- Etik Kurulu'nun incelemeleri, ek gelecek olan belge ve evraklarla devam edecek.
- Bizden radikal kararlar bekleyenler var. Biz bir karar alırken bütün yönleriyle düşünmek zorundayız.
- Sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Bazıları bir şeyler istiyor diye karar veremeyiz.
- Henüz uygulanmış bir yaptırım yok. Gizliliğin kalkmasını yani davanın açılmasını bekliyoruz. Şu anda kulüplerle ilgili verilmiş bir karar yok. Şu anda sadece bazı isimler tedbirli olmak üzere Disiplin Kurulu'na sevk edilmiştir.
- Fikstür normal sezonda çekilecek. Ligler normal zamanda başlayacak.
- Elimizde bir takım belgeler var ama bu bizim karar almamız için yeterli değil.
- Yatırımcının hakkını korumak adına bir şey yapmıyopruz. Bu bizim görevimimz değil. Ama olabildiğince dikkatli oluyoruz. Açıklamalarımızı borsanın kapanma saatinden sonra yapıyoruz.
- Savcılık tarafından tutuklanmaya yetecek belge olabilir ama bizim için karar vermek açısından yeterli belge yok.
- Çok açık ve net söyleyeceğim. Hiçbir baskı söz konusu değil. Ben çok netim. Biz burada bu süreci en doğru ve adil şekilde yönetmeye çalışıyoruz.
- Adı geçen isimleri Disiplin Kurulu'na sevk ettik. Gizlilik kararı kalktıktan sonra savunmalarını da alacağız.
- Kendisini şüpheli görenler kulüpler Avrupa Kupalarına şimdi de katılmayabilirler.

14 Ağustos 2011 Pazar

Burası BEYOĞLU !



Oturun oturduğunuz yerde demiştik..

Başınızı öne eğip oturmak yerine temiz lig için konvoy yapmalar,yapılan ayıbı temizlemek yerine dar ağacı edebiyatı arkasına saklanmalar..Nasıl bu kadarını yapabiliyorsunuz?
Sanalda pirim yapıp gaza gelip Taksim'e de inelim orda da yürüyelim diye Emniyet'e yazı vermek.Nasıl bir kafayla alınmış karardır.Ciddden hayretle izliyoruz.Ve bu hayreti İstanbul Emniyet'te red cevabıyla onaylamış oluyor.
Ama yetmiyor.Semtinde yunandan kaçanlar şimdi yapılanlar ayıp,alın terine,boyanılan pankartlara,gidilen yollara,alınan biletlere yazık demek yerine dar ağacında olsak bile diye pervasızca bağırmak için Taksim'de toplanıp İstiklal'de yürüyeceklerdi..
Evet di..
Yürümüşler odakule mevkiinde 50m yürüyüp videosunu bile almışlar..eski videolarla da desteklemişler..
Peki tüm duraklarda ve giriş noktalarında sivillerin,çeviklerin tüm formalı cahilleri geldikleri yere göndermelerini inkar edemezsiniz herhalde..Evet onlar farkındaydı olacakların ama siz?At gözlüklerinizle dökülmüşsünüz sokağa..

Zor değil aslında..Son olarak ingilizler bile anlamışken haddi olmadan Taksim'e inenlerin,İstiklal'de yürüyenlerin sonunun ne olduğunu..Ama işte semtinde yunandan kaçan adama gel de anlat bunu..


Satılık maçlar,riyakar topçular,siyah çantalar...
Futbolu bizden çalanlar.........

Ve sonuç..
Beyoğlu sadece CİMBOMBOMUNDUR!

Karar Anı..


Futbolda 'Şike soruşturması' kapsamında bir süredir belgeleri inceleyen TFF Etik Kurulu raporunu hazırladı ve TFF yönetimine teslim etti. Yarın saat 15:30'da İstanbul'da toplanacak federasyon yönetiminin kararını açıklaması bekleniyor.

Doğru kararın uzatılmadan alınması,gerekenin yapılması gerekmektedir.

9 Ağustos 2011 Salı

Yolun Açık Olsun..



#66 Arda TURAN

Söylenecek söz çok..
Aslında söylenecek söz yok...

Oturun Oturduğunuz Yerde..




Sorarlar adama ne işin var orada diye?
Sorarlar senin olmayan yeri mesken tutmaya kalkmak haddine mi diye?
Sorarlar AMAÇ NE diye?

...

Beyler eğin başınızı önünüze ve oturun oturduğunuz yerde..

ANLAYANA!!!


(semtinde yunandan kaçan adam anlar mı?) ;)