31 Ağustos 2010 Salı

Misimovic ve InsuA Galatasaray'da


Dün gece sabaha karşı arka arkaya İstanbul'a getirilen Misimovic ve InsuA'yı spor kanallarında canlı olarak son dakika haberlerinde izledikten sonra transferler bitmiş dedik.Fakat günlerdir diğer takımların transferlerini izleyen bizler resmi bir açıklama gelmeden transferleri benimsemek istemedik.Nedeni ise basında orda burda çıkan transfer haberlerinden sonra resmi siteden yapılan açıklamalarda alakamız yoktur gibisinden duyuruların sık olarak kullanılmasıdır..
Ve akşam saatlerinde Galatasaray.org'tan yapılan bir açıklamayla Misimovic ve InsuA'nın takımımzla anlaştıkları duyurulmuştur.

Gönül isterdi bu transferlerin daha erken yapmak keşke demeden yolumuza devam etmek...İlla son geceyi beklemek gerekiyormuş.
Yapılabiliritesi olduğu halde neden bu şekil transfer politikası izlendi bu kafalarda kalacak soru işreti..

Neyse umuyoruz formanın hakkını verirler..

Lafı fazla uzatmayalım ve kimleri almışız tanıyalım...


Misimovic


Bundesliga takımlarından Wolfsburg'da forma giyen orta saha oyuncusu Zvjezdan Misimovic ile 4 yıllık anlaşma sağlanmıştır. Misimovic, Galatasaray'da 21 numaralı formayı giyecektir.

ZVJEZDAN MISIMOVIC KİMDİR?

Zvjezdan Misimović, 5 Haziran 1982’de Münih’te doğdu. Nord Lerchenau, Forstenried, Gartenstadt Trudering gibi amatör takımlarda oynadıktan sonra 18 yaşında Bayern Münih’e transfer oldu. 4 yıl boyunca Alman devinin kadrosunda bulunan genç oyuncu, birkaç maç haricinde A Takım’da yer almadı. Bayern’in ikinci takımında 102 maça çıkıp 44 gol atan Misimovic, 2004 yılında Bochum’a transfer oldu.

Genç yetenek sıfatıyla yer aldığı Bochum’da önceleri ilk 11’de düşünülmeyen Misimovic, buna karşın hocası Peter Neururer tarafından hemen her maçta sonradan oyuna alınarak takıma ısındırılıyordu. Ligde ilk devrenin bitimine doğru ilk 11’de de sahaya çıkmaya başlayan Bosnalı oyuncu, ikinci yarıda takımının değişmez oyuncularından biri olmayı da başaracaktı. O sezon 17’si ilk 11’de olmak üzere 31 maça çıkan Misimovic, bu karşılaşmalarda yedi asist yaparken, üç kez de rakip fileleri havalandırdı.

Sezon sonunda küme düşen Bochum’da kalmayı tercih eden Misimovic, takımındaki ikinci sezonunda ilk 11’in değişmez oyuncusundan, takımın değişilmez oyuncusuna evrilen genç yıldız, ligde yine yalnızca üç maç kaçırırken oynadığı 31 maçın tamamında ilk 11’de sahaya çıktı. Bundesliga 2’yi tam 11 golle tamamlayarak ön plana çıkan Misimovic, altı da gol pası vererek takımının şampiyonluğunda büyük rol oynadı.

Kral Üreten Adam

2006-07 sezonunda tekrar Bundesliga’ya dönen Bochum’da Misimovic, bu sezonda takımı adına bir joker görevi üstleniyordu. Sezonun ilk bölümünde çoğunlukla forvet olarak sahaya çıkarken daha sonra orta sahanın ortasında ve sağ kanatta görevlendirilen Misimovic, ikisi penaltıdan yedi gol atarken, yaptığı on asistle de dikkatleri üzerine çekti. Ligin yeni ekibi Bochum, yedinci Hamburg ile aynı puanda sekizinci olurken, yirmi gollü Theofanis Gekas’ın gol krallığında hiç kuşkusuz Misimovic’in payı büyüktü.

Bochum kariyerine burada son vererek UEFA Kupası’na katılacak Nürnberg’in yolunu tutan Misimovic, 2007-08 sezonunun ilk maçında bir sakatlık geçirmesine karşın, kendisini bulmaya başladığı 5. haftadan itibaren ilk 11’deki yerini hiç kaybetmedi. Devreyi 5 golle kapatan oyuncu, ikinci yarıda teknik direktör Hans Meyer’in yerini Thomas von Heesen’in almasıyla beraber ikinci plana atıldıysa da çok kısa sürede performansını yükselterek formasını geri aldı. Bu periyotta bir ara altı maçta beş gollük bir seri yakalayan Misimovic, sezon sonunda Nürnberg’in küme düşmesiyle birlikte buradaki bir yıllık macerasını da noktaladı. Ligde 10 gol atıp 4 de asist yapan Bosnalının Avrupa kupaları ve milli müsabakalar ile birlikte 2007-08 sezonu bilançosu 50 maçta 16 gol ve 14 asistti.

Asist Rekortmeni

Nürnberg sonrası kariyerinin en doğru adımını atan Misimovic, Felix Magath’ın Wolfsburg’unda harikulade bir sezon geçirdi. Orta alanın ortasına yerleşen yıldız isim, yalnızca kart cezalısı olarak bir maç kaçırdığı bu sezonda tam 20 asist yaparak Bundesliga rekorunu kırdı. İleri ikilideki Grafite ve Dzeko’nun 28 ve 26 golle gol krallığında ilk iki sırayı almasını sağlayan bu dahi futbolcuyu, asist krallığında ise Mesut Özil, ancak 14 asistle takip ediyordu. Aynı sezon kupada dört maçta yedi asist, UEFA Kupası’nda sekiz maçta dört gol bir asist ve milli formayla Dünya Kupası elemelerinde dokuz maçta beş gol sekiz asistle oynayan “10 numara”, toplam 54 maçta 16 gol, 36 asistle inanılması güç bir rakama ulaşıyordu. Misimovic, artık Avrupa’nın önemli futbol dehalarından bir tanesiydi. Bundesliga Şampiyonu’nun yıldızı, on numarasıydı. Grup maçlarında Türkiye’yi saf dışı bırakarak Dünya Kupası play-off maçlarına katılmaya hak kazanan, tarihin en iyi Bosna Milli Takımı’nın da elbette…

Bu anlamda geride bıraktığımız sezon, Misimovic açısından da bir sınavdı. Hep ileriye doğru seyretmiş ancak hiçbir zaman en üst seviyeye çıkmamış kariyerini 27 yaşında tepeye çıkaran Bosnalı oyuncunun bu başarısı sürdürülebilir miydi yoksa tek seferlik miydi? Wolfsburg’un başarısı, teknik direktörleri Felix Magath’ın Schalke’nin yolunu tutmasıyla birlikte geçmişte kaldı. Yeşil beyazlı takım 2009-2010 sezonunu sekizinci olarak tamamladı. Özellikle ligin 13 ila 22. haftaları arasında on maç üst üste galibiyetten uzak kalarak tamamen baş aşağı giden bir takım profili çizen Wolfsburg bir yana, Misimovic tarafında ise değişen bir şey yoktu. Ligde tam 15 asist (bu kez 17 asistli Mesut’un arkasında ikinci) yaparak yine önündeki forveti (bu kez Edin Dzeko’yu - 22) gol krallığına ulaştıran Misimovic, ikisi serbest vuruştan 10 da gol atarak ligde skora en çok katkı sağlayan oyuncular arasında yer aldı. Kupa’da iki gol bir asist, Şampiyonlar Ligi’nde ve UEFA Avrupa Ligi’nde ise altışar maçta birer gol ikişer asistle oynayan yetenekli oyuncu, rüya gibi bir sezonun ardından ikincisini de getirerek gerçek bir yıldız olduğunu kanıtladı.

Sırp asıllı olduğu için eski Yugoslavya’nın 18 ve 21 yaş altı takımlarında milli formayla tanışan Misimovic, daha sonra Bosna’yı seçti. 2004 yılından bu yana 50 kez milli formayı giydi ve bu maçlarda 16 gol attı. Üst düzey duran top yeteneği, uzaktan müthiş şutları, dâhiyane pasları, isabetli ortaları ve üst düzey futbol zekâsı ile adı gibi “yıldız” bir isim olan Zvjezdan Misimović, 2010-11 sezonu itibariyle Galatasaray forması giyecek.


InsuA

Premiere League takımlarından Liverpool'da forma giyen Arjantinli oyuncu Emiliano Insua ile de satın alma opsiyonuyla birlikte 1 yıllık kiralık anlaşmaya varmıştır. Insua, Galatasaray'da 6 numaralı formayı giyecektir.

EMILIANO INSUA KİMDİR?

Emiliano Adrián Insúa Zapata, 7 Ocak 1989’da Buenos Aires’te dünyaya geldi. Pinocho adlı bir altyapı takımında oynadıktan sonra ülkesinin en büyük takımlarından Boca Juniors’a transfer oldu. Henüz sarı lacivertli ekibin A takımına dahi çıkmadan Liverpool scout’ları tarafından keşfedilen Insua, Arjantin liginde bir tek maç olsun oynamadan Kırmızılar’a transfer olarak ilgi çekici bir hikâyenin kahramanı oldu. Yapılan anlaşma, Insua’nın bonservisi Boca Juniors’ta kalacak şekilde 1,5 sezon boyunca Mersey Nehri’nin kırmızı yakasında oynamasını kapsıyordu. 17 yaşındaki sol bek, 2006-07 sezonunun ikinci yarısında kiralandığı Liverpool adına ligin sonlarına doğru iki maça çıktı ve 165 dakika mücadele etti. Bu karşılaşmalar Insua’nın Arjantin U17 takımının ardından ilk profesyonel deneyimleriydi. Sezon sonunda Kanada’da düzenlenen U20 Dünya Kupası için Arjantin kadrosuna dahil edilen Insua, şampiyon olan ülkesi adına tüm maçlarda 90 dakika forma giymişti.

Buna karşın Insua, henüz Liverpool’da düzenli olarak forma giyebilecek futbol olgunluğuna erişmiş değildi. 2007-08 sezonu boyunca Liverpool Rezerv Takımı’nda görev yapan ve elde edilen şampiyonluğa katkıda bulunan genç oyuncu, bir önceki sezona benzer bir şekilde Rafa Benitez tarafından Premier Lig’in son üç haftasında sahaya sürüldü. Liverpool, daha önce yapılan anlaşma gereği sahip olduğu satın alma opsiyonunu kullanmıştı ve oyuncusunu yavaş yavaş takıma ısındırıyordu. Manchester City ve Tottenham’a karşı 90 dakika forma giyme şansı elde eden Insua, bu maçlarla birlikte artık geniş kitleler tarafından merak ve takip edilen bir genç oyuncu konumuna gelmişti.

Liverpool’daki ikinci tam sezonunda Insua, artık rezerv takımın oyuncusu olmaktan çok A Takım için bir alternatifti. John Arne Riise gibi özel yeteneklere sahip bir oyuncu Roma’ya transfer olmuş, yerine Udinese’den Andrea Dossena gelmişti. Tabii Fabio Aurelio hâlen mevkisinin en güçlü ismiydi. Benitez’in rotasyonu içinde Brezilyalı 33, Dossena 26, Insua ise 13 maçta oynama fırsatı bulurken, genç Arjantinli Ocak ve Şubat ayları arasında Venezuela’da düzenlenen 2009 Güney Amerika U20 Futbol Şampiyonası’nda final oynayan Arjantin takımının oynadığı 7 maçın 6’sında forma giydi.

2009-10 sezonuna Fabio Aurelio sakat başladı. Dossena ise İtalya’daki performansını Ada’ya taşımayı başaramamıştı. Böyle olunca 20 yaşındaki Insua, bir anda Liverpool’un sol bek için bir numaralı alternatifi hâline gelmişti. Ligin ilk yedi haftasında üç asist yapan, üstelik Lig Kupası’nda Arsenal ağlarına yılın en güzel gollerinden birini gönderen Insua için yükselme vaktiydi. Ligde 31 maçta 2724 dakika, Şampiyonlar Ligi’nde 6 maçta 522 dakika, UEFA Avrupa Ligi’nde 4 maçta 360 dakika, FA Cup’ta 2 maçta 210 dakika ve Lig Kupası’nda tek doksan dakika forma giyen genç oyuncu, 43’ü ilk 11’de olmak üzere 44 maça çıkarak Merseyside ekibinin sol tarafını taşıdı. Sakatlandığı Nisan ayına kadar ligde yalnızca iki maç kaçırdı. Özellikle 26 Aralık’daki Wolverhampton Wonderers ve 30 Ocak’taki Bolton Wanderers maçlarında atılan gollerdeki yaratıcılığıyla ön plana çıkan Insua, Premier Lig’in en çok gol hazırlayan savunma oyuncularından biriydi.

Insua, 10 Ekim 2009 günü ülkesinde yıllar boyu unutulmayacak bir maçta ilk milli deneyimini yaşamıştı. Arjantin’in Dünya Kupası’na katılabilmek için kazanmak zorunda olduğu maçta 90. dakikada Peru beraberliği yakalamış, ancak Martin Palermo bu gole cevap vererek ülkesini Güney Afrika’ya taşımayı başarmıştı. Bu sezon Liverpool adına maça çıkmayan Arjantinli, 11 Ağustos’ta ülkesinin İrlanda’yla oynadığı hazırlık maçında oyuna girerek ikinci kez milli formayı giymiş oldu.

Emiliano Adrián Insúa Zapata hücuma katkıda bulunmayı, ceza sahasına girerek kaleye paralel toplar atmayı seven, teknik kapasitesi yüksek bir oyuncu. Genç yaşına karşın oyun disiplininden kolay uzaklaşmayan ve aynı zamanda çok az kart gören Insua, 1.79 boyunda. 21 yaşındaki oyuncu, Liverpool’un Fulham’dan Paul Konchesky ile anlaşmasının ardından Galatasaray kadrosuna katıldı.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun !




30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

GÜNÜN ANLAMI VE ÖNEMİ

Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu.
Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu. Böy-lece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Ankara oluyordu.
TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü"nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, or-dularına: "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi.
Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verildi.
Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı.
1922 yılı Ağustosuna kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikle-ri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydmld". İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutan-lığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis'te vardı.
Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık
Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
Büyük Tarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz.


(www.meb.gov.tr 'den alınmıştır)

29 Ağustos 2010 Pazar

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Ruh Çağırma Seansı

12 Dev Adam..



28 Ağustos - 12 Eylül 2010 tarihleri arasında Türkiye’de düzenlenecek 2010 FIBA Dünya Şampiyonası’nda A Milli Takımı'mıza başarılar diliyoruz..

27 Ağustos 2010 Cuma

Avrupa Ligi Sonu..



''Alınan oyuncuların hepsi sakat, herkes neredeyse sakatlandı. Defansa da oyuncu istedim. Elinizdeki ürün ve kalite böyle olunca bu tip sonuçlarla karşılaşıyorsunuz''

''Son dakikalarda turu getirecek golü bulduk. Ama yediğimiz golle turu rakibe hediye ettik. Futbolcularımın mücadelelerinden memnunum. Kimseyi kadro dışı bırakacak lüksüm yok. Çünkü çok eksik oyuncum var''

Frank Rijkaard


Karpaty Lviv:1
Galatasaray:1

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Gerçekleri Tarih Yazar...



UEFA SUPER CUP WINNER
Galatasaray SK 2 - Real Madrid CF 1

Stade Louis II - Monaco
25.08.2000

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Koymuyor yüzlerce kilometre..



Koymuyor yüzlerce kilometre ,aşılan dağlar ,geçilen yollar..
O armanın altındaki , o formanın içindeki ruhsuzlar kadar...


Galatasaray:0
Bursaspor:2

21 Ağustos 2010 Cumartesi

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Sivasspor:2 - Galatasaray:1



Yorum yapmak için erken..

Ama 10 yılın ardından lige mağlubiyetle başlamakta bize göre değil..

Yolunda gitmeyen birşeyler var, bizler bunun farkındayız.

Bekliyoruz...